Alp Arslan ve Alâeddin Keykubad: Selçukluların İki Aslanı
Alp Arslan kimdir, Alp Arslan dönemi, Selçuklu Sultanı Alp Arslan, Malazgirt Savaşı, Alp Arslan başarıları, Alaeddin Keykubad kimdir, Alaeddin Keykubad dönemi, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad, Selçuklu İmparatorluğu, Ortaçağ Türk tarihçesi, Selçuklu sultanlarının hayatları, Selçuklu tarihi, Anadolu Selçuklu Devleti, Türk-İslam sentezi, Selçuklu hükümdarları, Sultan Alp Arslan’ın başarıları, Sultan Alaeddin Keykubad’ın başarıları, Selçuklu döneminde kültürel gelişmeler, Selçuklu devri savaşları, Selçuklu Devleti’nin yükselişi gibi sorular son zamanlarda arama motorlarında sıklıkla aratılan soru kalıpları olduğu bilinmektedir.
1-) Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan
Çağrı Bey’in oğlu olan Alp Arslan babasının iktidar döneminde Tuğrul Bey’e isyan eden İbrahim Yınal isyanını bastırmasıyla halk ve asker arasında namını yükseltti. Çağrı Bey vefat edince Horasan Meliki olan Alp Arslan bu bölgeyi başarıyla yönetiyordu 1063 senesinde amcası Tuğrul Bey’in vefat etmesiyle birlikte taht mücadelesi başladı.
Tuğrul Bey’in çocuğu yoktu Çağrı Bey’in en küçük oğlu olan Süleyman annesi ve vezir Amîdülmülk Kündüri’ün uğraşlarıyla veliaht ilan edilmişti ve Tuğrul Bey vefat edince Şehzade Süleyman’ı tahta geçirdiler. Annesi ve Vezir dışında destek görmeyen yeni sultan, Melik Alp Arslan ve diğer hanedan üyelerinin harekete geçmesiyle taht mücadelesine başlandı ilk önce Kutalmış daha sonra Süleyman’ı saf dışı bırakarak Selçuklu’nun yeni Sultanı Alp Arslan oldu.

Sultan Alp Arslan ilk seferini Gürcistan’a yaptı. Ve Ermenistan üzerine de yüründü Ermeni Prensesle Sultan Alp Arslan’ın evlenmesi, Ermenistan Prensliğinin yıllık vergiye bağlanmasıyla bu bölge kontrol altına alındı. Sultan Alp Arslan’ın bir sonraki hedefi Ani şehriydi. Bu şehir Ortaçağ Hıristiyan Dünyasının önemli şehirlerinden biriydi ve Hıristiyanlığın merkezi sayılıyordu içinde çok sayıda kilise ve mabet barındırdığından diğer ismi 1001 kiliseli şehirdi. Aynı zamanda bölgenin önemli ticaret yerlerinden biriydi. Selçukluların gelişine kadar hiç kuşatma görmeyen halk şehrin üzerine doğru yürüyen orduyu ticaret kervanı zannetmiştir. Yoğun kuşatmadan sonra şehir halkı cizye vermeyi kabul etti fakat ani halkı birden karar değiştirdi ve barış yapmaktan vazgeçti Selçuklu askerlerinin yoğun gayreti ve Sultan Alp Arslan’ın stratejik fikirleri sayesinde 16 Ağustos 1064 yılında Ani şehri düşürüldü.

Sultan Alp Arslan’ın kardeşi Kavurd Bey itaatsizlik yapmaya başlamıştı Sultan seferdeyken Kavurd Bey Fars bölgesinde hakimiyetini arttırmaya çalışmıştır fakat bu davranış Sultan tarafından hoş karşılanmadı Kavurd Bey’in elinde ki maddi kaynaklar alındı. Canı bağışlandı bu girişimden 2 sene sonra yine isyan edecekti. Sultan Alp Arslan Batı Karahanlılar’ın kurucusu ve ilk hükümdarı olan İbrâhim Tamgaç Han kızıyla oğlu Melikşah’ın düğününü yaptı ve siyasi evlilikler yaparak komşu devletlerle iyi ilişkiler kurdu. Alp Arslan Hazar Denizi’nin doğusundaki bölgelere sefer yapmak için harekete geçti Gayrimüslim Türkler ticaret kervanlarına engel oluyordu bu sorunu seferle çözdükten sonra Üstyurt ve Mangışlak Selçuklu idaresine geçti. Sultan geleceği de düşünerek oğlu Melikşah’ı veliaht ilan etti. Sultan ülke topraklarını hanedan mensuplarına yönetmeleri için dağıttı bu faaliyetin amacı Tuğrul Bey döneminde başlatılan merkezi yönetime geçme hayalinin devamı niteliğindeydi.

Kavurd Bey yeniden ayaklandı kendi bölgesinde hutbe okutup para bastırdı savaş meydanında askerleri kaçınca kendisini kaleye kaçarak kurtaran Kavurd Bey Sultan’ın huzuruna çıktı cezalandırılmasını beklerken Alp Arslan ağabeyine hiçbir saygısızlık yapmadı ve onu yeniden Kirman hakimi olarak atadı. Selçuklular da kardeş katli bir gelenek değildi. Sultana yakın hanedan mensuplarının ilk isyan etiğinde öldürülmemesi adeta bir gelenek haline gelmişti. Fakat Kavurd Bey yeniden isyan girişimlerine başladı Kavurd Bey’in sığındığı Berdesîr Şehrini kuşatma altına aldı. Beraber isyana kalkıştığı Fuzleye, Nizâmülmülk önderliğindeki orduya yenildi ve böylece Kavurd Bey’in bir isyan girişimi daha başarısızlıkla sonuçlandı. Erbasgan Bizans’a sığınma sebebi kesin olarak bilinmese de Selçuklu tarihinde Bizans’a sığınan ilk soylu kişidir. Kavurd Bey’i desteklediği ve bunun yüzünden Bizans’a sığındığı söylenir.

Selçukluların başarılı akınlarından sonra Anadolu’yu yeniden kendi kontrolleri altına almak isteyen Bizans içinde siyasi çalkantılar hala devam ediyordu. Bir önceki Bizans İmparatorunun ölümüyle yerine oğullarının küçük olması sebebiyle eşi geçmişti. Bizans İmparatorluğunun Balkanlar da ve Anadolu da üst üste mağlubiyete uğraması sebebiyle Bizans Prensesini zor duruma sokmuştu ülke içinde karışıklıklar çıkmıştı bu durumda Bizans ordusu içinde tanınmış ve sevilmiş olan General Romen Diyojen ile Prenses evlendi. Tahta yeni çıkan İmparator, kendisine karşı hoşnutsuz olan bürokratlar ve soylu kısmının güçlü muhalefetinden korktuğu için topraklarına Doğu’dan yaklaşan Selçuklular üzerine giderek Anadolu da Bizans hakimiyetini yeniden tesis ederek güçlü muhalefetin sesini kesmek istiyordu. Sultan Alp Arslan’ın hedefi ise Mısır da bulunan Fâtımî devletini yok etmekti. Bu amaçla Halep’i kuşatmıştı fakat Batıdan gelen büyük Haçlı Ordusunun kendisine doğru yaklaştığını duyunca yönünü değiştirdi. Bizans elçisi Sultan’dan Münbiç, Ahlat, Malazgirt’in iadesini istedi. İmparatorun amacı Türklerin akınlarını durdurmak kaybettiği yerleri geri almak ve Türkleri İran içlerine çekilmeyi zorlamaktı. Bizans ordusu Balkanlarda ki Türk kökenli Peçenek, Uz, Kıpçak, Hazar Türkleri ve diğer milletlerden de destek birlikleri almıştı. Bizans ordusunun mevcudu 100-200 bin arasındaydı Selçuklu ordusunun mevcudu ise 60 bin kişi olduğu yönünde bu savaşta Sultan Alp Arslan, Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i yenmiş ve esir düşen İmparatora Sultan Alp Arslan iyi davranmış ve barış antlaşması imzalamışlardı. Bu antlaşmaya göre Bizans yüklü vergi ödeyecek Selçuklular ise siyasi üstünlüklerini Bizans’a göstermekle birlikte daha fazla siyasi imtiyaz elde edecekti fakat İmparator Romen Diyojen yoldayken muhalifler yeni İmparatoru tahta geçirmişlerdi. Romen Diyojen’in açığını yakalamaya çalışan Bizans içinde ki güçlü muhalefete fırsat ayaklarına kadar gelmişti ve bu fırsatı kullanarak imparatoru tahttan indirmeyi başardılar. Romen Diyojen feci şekilde öldürüldü. Malazgirt savaşının kazanılmasıyla birlikte Anadolu Türk-İslam sentezinin yaşayacağı kültürlerin bir ahenk olacağı bir bahçeye dönüşecekti. Alp Arslan ise yıllar sonra Karahanlı seferi sırasında Berzem denilen Kalede bir süikaste uğrayarak vefat edecekti.

2-) Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad
Tarihi kaynaklarda ilme, değer veren dindar, adaletli, akıllı hükümdar olarak geçer. Sultan I.Gıyâseddin Keyhüsrev’in ortanca oğlu olarak dünyaya gelen I.Alâeddin Keykubad, Babası’nın saltanatı amcası Rükneddin II.Süleyman Şah’a bırakması sonrası Konya’yı terk etmeleriyle hayatın zorluklarına adım atmaya başlamıştı. Alâeddin Keykubad ve ağabeyi I.İzzeddin Keykâvus üç yıla yakın Anadolu’da babalarıyla birlikte dolaştılar 1200 yılında Bizans Devleti’nin başkenti Konstantinopolis’e gittiler. İmparator tarafından gayet iyi bir şekilde karşılandılar. Sarayda misafir edilen Gıyâseddin Keyhüsrev imparator ailesiyle akrabalığı bulunan soylu birinin kızıyla evlendi. 1204’te IV. Haçlı Seferi sırasında Bizans İmparatorluğu Latin işgaline uğradığında Gıyâseddin Keyhüsrev ve oğulları saraydan ayrılarak kayınpederinin mülkünde yaşamaya başladı Alâeddin Keykubad’ın çocukluğu sürgünde geçmiştir yaklaşık 8 yıl süren bu sürgün hayatında meliklerin eğitimleri Gıyâseddin Keyhüsrev’in has adamlarından Çâşnigîr Seyfeddîn Ayaba ilgilendi.

Keyhüsrev ailesi Bizans topraklarında sürgün hayatı yaşarken Sultan Rükneddin II.Süleyman Şah 1204 yılında vefat etmişti yerine küçük yaşta ki oğlu III.Kılıç Arslan tahta çıkarılmıştı. Yeni sultanın küçük yaşta olması devlet erkanını rahatsız etmişti bunun üzerine I.Gıyâseddin Keyhüsrev’e haber gönderdiler haberi aldıktan sonra oğullarıyla birlikte Anadolu’ya geçmek için hareket eden Keyhüsrev, İznik Rum Hükümdarı III.Kılıç Arslan ile yaptığı antlaşmanın bozulacağından endişe ederek Keyhüsrev’in geçişini engelledi. Tarafların görüşmesi sonucunda geçişlerine izin verildi. Fakat bu izine karşılık Ladik ve Honaz çevresi İznik Hükümdarına geri verilecekti bu yerlerin teslimi sağlanana kadar oğulları İznik’te rehin kalacaktı. Fakat İzzeddin ve Alâeddin gezi ve av bahanesiyle çıktıkları yerden Türk topraklarına geçerek kaçmayı başardılar. Ve böylece Sultanın yaptığı antlaşma hükümsüzleşti. Keyhüsrev Konya’ya hareket ederek 1205 yılında yeniden Türkiye Selçuklu Devleti’nin tahtına oturdu. Sultan tahta geçer geçmez kendisine yardım edenleri ödüllendirdi. Büyük oğlu İzzeddin’i Malatya’ya, Alâeddin’i Danişmend iline, Bizans topraklarında dünya’ya gelen diğer oğlu Keyferidun’u da Koyulhisar’a melik tayin etti. 1211 yılında babası Keyhüsrev’in İznik Rum İmparatoru ile yaptığı savaşta ölmesi sonucu şaşkınlık yaşayan ve dağılan Türkiye Selçuklu ordusunun Sultan’ın naşını bile almadan geri dönmesi devlet erkanını telaşlandırdı hemen aralarında toplanarak müzakereye giriştiler taht için yaşça en büyük şehzade olarak I.İzzeddin Keykâvus’ta karar kılınmıştı. Tokat meliki Alâeddin Keykubad bu duruma itiraz ederek saltanat için mücadele etmeye karar verdi. Erzurum hakimi amcası Mugiseddin Tuğrul Şah ve Ermeni Kralı II.Leon ile ittifak kurdu. Ani bir baskınla Keykâvus’u kuşattı kardeşinin saldırısına hazırlıksız yakalanan yeni sultan zor duruma düştü. Keykâvus Ermeni Kralını yanına çekti ve savaş meydanından çekilmesini sağladı. Ertesi gün amcası da bir bahane bularak memleketine dönme kararı aldı. Keykâvus Kayseri’den çıkarak hücuma geçti zor durumda kalan Alâeddin Keykubad yakın adamlarıyla birlikte Ankara kalesine çekilmek zorunda kaldı. Kendisi için tehlike oluşturan kardeşinin üzerine yürüdü 1212 ilkbaharında Ankara Kalesi’ni kuşattı. İki kardeş arasında bir yıl süren şiddetli savaş sonucu şehir halkının çok fazla zarar görmesi üzerine Alâeddin’in hayatına dokunulmaması şartıyla 1213 baharında kaleyi ağabeyine teslim etti. Önce Malatya Minşar Kalesine daha sonra Kezirpert Kalesi’nde hapis yılları başladı. Tüm bu mücadeleden 7 yıl sonra Sultan I.İzzeddin Keykâvus bir varis bırakamadan 1220’de vefat etti. Devlet erkanı bu sorunu çözmek için Sivas’ta toplandı. Küçük yaşta birinin tahta oturmasının devlet yönetimi açısından uygun olmadığı gerekçesiyle küçük kardeşi Keyferidun yerine Kezirpert Kalesi’nde tutuklu bulunan I.Alâeddin Keykubad’ın tahta çıkmasına karar verildi. Türk- İslam devlet anlayışının en önemli mimarı Selçuklu Hanedanlığı döneminde, bir melih tahta otururken başkent dışından geliyorsa yol boyunca uğradığı şehirlerde de sembolik cülus töreni yapılırdı. Olası bir taht kavgasına engel olmak için bu tören cenaze namazından önce yapılırdı ve ölen sultanın naaşı yeni hükümdara gösterilirdi.

Sultan Alâeddin Keykubad Türkiye Selçuklu Devleti’nin tahtına oturduğunda ülke siyaset ve iktisadi alanda istikrarlıydı. Tahta çıkar çıkmaz Venedik Dukalığı ile antlaşma imzaladı. Bu antlaşmanın önemli maddelerinden biri de Türkiye Selçuklu topraklarında Venediklilerin geçişlerinden ve ticaretlerinden %2’den başka vergi alınmayacaktı ayrıca kıymetli taşlar ve inciler, işlenmiş veya işlenmemiş ham gümüş veya altından hiç gümrük ücreti alınmayacaktı. Türkiye Selçuklu Devleti’ne bağlı tüccarlar ve gemilerinin Venedik gibi ticaretin öncülüğünü yapan bir güç tarafından limanlarda tanınmasının getirdiği ayrıcalık kazandıran bir durumdu. Sultanın ülkesinde Venedikliler ve Latinler ve diğer kavimler arasında bir anlaşmazlık olduğunda Venediklilerden seçilecek bir görevli tarafından olaylara bakılacaktı.

Sultan iktisadi açıdan çok önemli olan bu merkezi fethettikten sonra doğal güzelliklerine de hayran kalarak Alâiye ismini vermiş ve devletin yazlık başkenti yapmıştır ve Tersane kurmuştur. Antalya ve Alâiye limanlarının Selçukluların eline geçmesi Kilikya Ermeni Krallığının bölgede ki ticari kar payını azaltmıştır. Fakat transit ticaret merkezi konumundaki Ermeni Krallığı ile asıl gerginlik topraklarından geçen Selçuklu güvencesi altındaki tüccarların saldırıya uğramasıydı. Kilikya Ermeni Krallığı üzerine 1225 yılında sefere çıkıldı bu sefer sonucunda krallığın sınırları daraldı. Ele geçirilen Ermenek’e Oğuzların Avşar boyuna mensup olan Karamanoğulları ile Salur Türkmenleri yerleştirilerek bölgenin Türkleşmesi sağlandı. Tüccarların şikayetleri üzerine Karadeniz’in Kuzeyinde ki Suğdak üzerine ilk deniz aşırı bir yere sefer yapılmış oldu. Türkiye Selçuklu Devleti milletlerarası sularda ticaret yapan tüccarların da koruyuculuğunu üstlendi. Ticaret yoları güzergahına 30-40 km aralarla kervansaraylar, hanlar yapıldı tüccarların 3 gün ücretsiz konaklama imkanı sağlandı. Türkiye Selçuklu Devleti Doğu- Batı arasındaki alışverişte bir dağıtım istasyon merkezi haline gelmiştir.

Selçuklu Sultanı, Doğu Anadolu da hüküm süren Türk Beyliklerine de seferler düzenlenmiştir. Anadolu Bölgesinde iç işlerinde bağımsız hareket eden beylikleri kontrol altına almıştır. Anadolu da Türk birliğini sağlamak için harekete geçti. 1226 yılında Hısn-ı Keyfa Artukluları, 1228 yılında Erzincan Mengücükleri, 1214 yılından beri Türkiye Selçuklularına Tabi Trabzon Rum İmparatorluğu’nun Sinop’u ele geçirdiği ve sahilleri yağmaladığı haberleri gelince Sultan hemen buraya da sefer düzenledi. Sultan Alâeddin Keykubad ve Celâleddin Harezmşah arasında 1225 yılında başlayan dostluk gün geçtikçe pekişmiş ve ilişkiler Eyyûbîler’e karşı ittifak yapacak seviyelere gelmiştir. İki dost devletin arası geçen yılların ardından açılmaya başlamıştır. Harezmşah’ın bütün uyarılara rağmen istikrarlı bir siyaset takip etmeden intikam duyguları ve askerlerine ganimet bulmak için Selçuklu sınırlarına yakın bölgelerde faaliyet göstermesi bunun en büyük nedenidir. Ve Sultan Eyyûbîler’le ittifak kurdu. 1230’da Erzincan’ı sınırları içinde yer alan Yassı Çemen Mevkiinde karşılaşması sonucu çıkan bu savaş aynı ırk ve dinden iki devlet arasında yaşanmış bu savaşın sonucunda Türkiye Selçuklu Devleti galip gelmiş fakat Moğol tehlikesini sınırlarının dibinde bulmuştu. Keykubad dönemi halifelik makamı ile Türkiye Selçukluları arasında bu kadar sıcak ilişkilerin kurulduğu başka bir dönem olmamıştır. Moğol baskını Gürcistan açısından da tehdit oluşturuyordu Gürcü Kraliçe topraklarına zarar gelmesini istemediği için Moğolları doğrudan Anadolu’ya yönlendirmeyi tercih etti. Bunun sonucunda Selçuklular Gürcülere karşı sefere çıktı 40’a yakın kaleyi ele geçirdi ve daha sonra barış antlaşması imzaladı. Keykubad döneminden itibaren Türkiye Selçuklu Devleti’nin ekonomik gücü artmıştır en çok altın sikke bu dönemde kullanılmıştır.

Sultan ilme ve alimlere gösterdiği saygı ve hoşgörü üzerine Anadolu önemli bir kültür merkezi haline geldi. Sultan halkını dil, din ayrımı gözetmeden koruyup kollamıştır. I.Alâeddin Keykubad Amid seferi için hazırlıkları tamamlatmıştı Ramazan Bayramından sonra hareket etme kararı alınmıştı sefer öncesi devlet işlerini düzene koymak için bir toplantı düzenlendi ve ardından ziyafet düzenlendi Çaşniğir Nasırüddin Ali kızarmış tavuğu parçalayarak Sultan’ın önüne koydu ve tavuktan birkaç parça yiyen Alâeddin Keykubad kendisini kötü hissetmeye başladı ve atına binerek dinlenmek için Keykubadiye Sarayına gitti. Orada durumu daha da kötüleşti ve vefat etti. Sultan’ın naaşı iki gün sonra Konya’ya götürülüp Alaaddin Cami’nin bahçesinde Künbed-Hane adı verilen türbeye defin edildi. Çoğu tarihçi zehirlendiğini düşünmektedir. Kendisinden sonra ülke Moğollar tarafından işgal edildiği için bağımsız olarak ölen son Türkiye Selçuklu Sultanı olarak tarihe geçmiştir.
Kaynakça
Uyumaz, Emine. Selçuklu’nun Ulu Sultanı Alâeddin Keykubad, 1. Baskı, Erdem Yayınları, 2019.
Piyadeoğlu, Cihan. İnsanlığın Sığınağı Alp Arslan. 2. Baskı, Erdem Yayınları, 2019.
Diğer makaleleri okumak için tıklayınız.