Endülüs Emevileri

Endülüs emevileri kurtuba cami, endülüs siyasi tarihi, endülüs emevi devleti nerede kuruldu, endülüs emevi devleti özet, endülüs emevi mimari eserleri, endülüs emevi devleti’nin insanlığa katkıları, endülüs halk müziği ve dansı, endülüs emevi devleti’nin mezhebi, endülüs emevi devleti başkenti, endülüs emevileri kurtuba medresesi, gibi sorular son zamanlarda arama motorlarında sıklıkla aratılan soru kalıpları olduğu bilinmektedir.

➥ Giriş

Endülüs Emevilerin İber Yarımadası üzerinde kurulduğu ve burada yüzlerce yıl hakimiyet mücadelesi verdikleri bilinmektedir. Endülüs Emevileri İber Yarımadasına gelmeden önceki dönemler incelendiğinde bu yarımada da Fenikelilerin özellikle güney ve güneydoğu sahillerinde ticaret ve balıkçılığa dayanan koloniler kurdukları bilinmektedir. Daha sonraki dönemlerde bu koloniler Kartacalıların hakimiyetine geçti ve Hannibal öncülüğündeki Kartacalıların bu bölgeyi Romalılara karşı giriştikleri savaşların merkezi haline getirdiler. Daha sonraki dönemlerde Yunanlıların da bu bölgede ticaret kolonileri kurduğu ve adanın orta ve batı bölgelerinin Keltlerin istilasına uğradığı bilinmektedir. Daha sonra Keltlerin yerli İberlilerle karışmasıyla Keltiberler halkı ortaya çıktı. Bu adanın jeopolitik konumu itibariyle bir kapı görevi görmesi ve ticaret yollarının verimliliği sebebiyle birçok İmparatorluk, Krallık, Emirlik bu bölgenin kendilerine geçmesi için büyük gayret sarf etmişlerdir.

➥ İber Yarımadası’nın İslam Orduları Tarafından Feth Edilme Süreci

İber Yarımadası; Roma İmparatorluğunun, Kuzey Afrika’dan gelen halkların ve Frankların istilasına uğramıştır. Roma kültürünün yarım adada ağır bastığı ve Hıristiyanlığın da II. yüzyılda adaya girdiği biliniyor. Roma İmparatorluğu’nun zayıflaması sonrasında ise Suevler, Vandallar, Alanlar ve Vizigotların istilasına maruz kalmıştır. 589 yılında Vizigot idareciler topluca mezhep değiştirerek Katolikliğe geçtiler. Böylece İber Yarımadasının önemli gücü İspanyanın resmi dini Katolik Hıristiyanlık olmuş oldu. İber Yarımadasının İslam Devleti’nin askerleri tarafından fetih edilmeden önceki durumda Yahudilerin kölelik statüsüne düşürülerek ülke ekonomisinin en önemli çarklarından biri olan Yahudilerin baskılanması İspanya’yı mali bir yüke soktu ve siyasal bölünmeyle birlikte İspanya iyice güçsüzleşti. İber Yarımadası‘ndan önce Mağrip bölgesini (Kuzey Afrika şeridi) Bizans hakimiyetinden kurtaran İslam orduları daha sonraki hedefini İber Yarımadası olarak belirledi.

Bu rotanın belirlenmesinin en büyük nedeni Afrika’nın Güney kesimlerinin fazlasıyla sıcak olması ve Jeopolitik konumu ve ticaret yolları bakımından güçlü olan İber Yarımadası dururken buralarda kuvvet harcanmaması düşünülmüştür. İslam Devleti’nin Kuzey Afrika valisi Musa b. Nusayr 711 senesinde yedi bin kişilik bir orduyu Tanca hakimi Tarık b. Ziyad komutası altında İspanya’ya gönderdi. Bu ordunun başta komutanı olmak üzere ekseriyeti berberi asıllıydı. Tarık b. Ziyad ordusunun şevkini arttırmak amacıyla yarım adaya çıktığı gemileri yaktırmıştır. Bu ordu Ceziretü’l Hadra’ya kadar olan sahil şeridini kontrol altına aldı. Vizigot Kralı Rodrigo düşmanını hafife alarak rakibine karşı zayıf birliklerini gönderdi ve bu birlikler imha edilerek Şizune şehrine kadar ulaşıldı. Bunun üzerine kral sayıları onbinleri bulan ordusuyla Şizune’ye doğru harekete geçmişti ve bu gelişmeler sonrasında Tarık b. Ziyad da Kuzey Afrika valisinden destek kuvvet talep etti. İki ordu Lekke kıyısında karşı karşıya geldi eski kralın yani Kral Wittiza’nın oğulları Sisbert ve Oppa birliklerini savaş meydanından çekti bu sayede İslam Orduları düşman ordunun kanatlarını kısa sürede çökertti ve bu savaşı İslam ordusu kazandı. Rivayetlere göre Kral Rodrigo kayıplara karıştı bazıları savaş meydanında öldürüldüğünü düşünüyor.

Tarık b. Ziyad büyük yardımlarını gördüğü Sebte Kontu Julian’ın tavsiyeleriyle ordusunu üçe ayırarak Kurtuba, Elvira ve Vizigotların başkenti Tuleytula’ya ulaştılar. Böylece Vizigot orduları toplanamadan bu bölgeleri düşürmüş oldular. 712 yılında ele geçirilen yerlerin mevcudiyetini korumak amacıyla çoğunluğu Araplardan oluşan on sekiz bin kişilik bir orduyla Kuzey Afrika Valisi Musa b. Nusayr komutasında İber Yarımadasına geçilerek burada ki asker mevcudu güçlendirildi. Bu ordu farklı bir güzergah kullanarak Karmuna, İşbiliye, Maride şehirleri ele geçirildi. İki ordu birleşerek İspanya’nın Kuzey bölgelerini ele geçirmek amacıyla harekete geçti ve Cilikiye bölgesinde Müslümanlardan kaçan Vizigot asker ve idarecilerin yuvalandığı bazı yüksek dağ ve tepeler dışında Kuzeyde ki fetihlerini tamamladılar. Bu fetih akını sonrası İber Yarımadası‘nda son durum doğuda Tudmir, Batıda Lusitania (Portekiz), Kuzeyde Asturias mıntıkaları Müslüman hakimiyeti dışında kaldı. Tarık ve Musa aslında bu bölgeleri de ele geçirme arzusundaydılar fakat Emevi halifesi onları Şam’a çağırdı ve 714 yılında savaş ganimetleriyle birlikte Doğu bölgesine doğru yola çıktılar. İber Yarımadası‘nda bulunan toprakların idaresine Musa b. Nusayr’ın oğlu Abdülaziz vali olarak tayin edildi.

➥ Valiler Dönemi

İlk valinin atanmasıyla birlikte valiler dönemi başlamış oldu. 756 yılında kurulacak olan Endülüs Emevi Devleti’nin altyapısını ve temelini valiler döneminde atılmıştır. Bu devir 40 yıl sürecekti bu dönem daha çok yeni toprakları kanıksama, alışma ve adapte olma süreciydi. Valiler döneminde İslam hakimiyetinin hem siyasi hem de kültürel bakımdan İber Yarımadası‘nda kalıcılığını sağlayacak ilk adımlar atılacaktır. Endülüs valileri direk Şam’dan atanabildiği gibi ayrıca Kuzey Afrika Valiliği’nin de bu bölgeye Vali atama yetkisi bulunuyordu ayrıca Endülüslü askerler tarafından seçilen valilerde mevcuttu. Valiler döneminde Fetih hareketlerinin rotasının Avrupa’nın içleri olduğu görülür, Endülüs‘ün ilk valisi olan Abdülaziz b. Musa’nın Mürsiye’yi ele geçirmesi sonrasında ondan sonra gelecek olan valilerin ülküsü Frank topraklarına doğru akınlar düzenlemekti. İslam orduları Septimania ve Narbona bölgelerini feth etmişler ve günümüz Paris yakınlarına yaklaşmış oldular. Belâtüşşühedâ adıyla geçen bu savaşta İslam ordusunun Franklara yenilmesiyle eskisi kadar dışarı açılamamışlar onun yerine mevcut durumlarını korumaya yönelik bir politika izlemişlerdi ayrıca Müslüman Fatihler kendi aralarında da anlaşamıyorlar ve güç mücadelesine girişiyorlardı. Berberiler Arap komutanlara ve valiye isyan bayrağı açtılar sebebi ise onlara gerekli önemin verilmemesi ve onları dağlık, kıraç yerleşim yerlerinde yaşamaya mecbur etmeleriydi. Belediyyün (Endülüslü Araplar) ve Şamiyyun (Emevi Askerler) arasında da bir iç savaş yaşanacaktı bu karışıklığı vali Ebü’l-Hattâr Hıristiyan tebaanın elinden alınacak bir miktar bölgeleri askeri vilayet yaparak buralara Emevi askerleri yerleştirmesiyle sorunu çözmeyi başarmıştır. Fakat bu valide Yemenlileri devlet kademesinde kayırdığı için Kayslı-Yemenli çatışmasının başlamasına yol açmıştır. Fakat Endülüs‘ün bu iki kabile tarafından sırasıyla yönetilmesi hususun da anlaşılarak olay tatlıya bağlanmıştı.

iber-yarimadasi
Arap Savaşçı. / “Arab Warrior” by Horace Vernet is marked with CC0 1.0.

Kayslı Yusuf el-Fihri valilik görevinin bitimi sonrası makamı bir Yemenliye devretmek istememesi sebebiyle yeni bir iç çatışmanın ortaya çıkmasına neden olmuş bu durumdan yararlanan Hıristiyan birlikleri ise Kuzeyde güçlenmeye başlamışlardı. Endülüs de bunlar yaşanırken Şam merkezli Emevi hanedanı devrilmiş yerine ise Bağdat merkezli Abbasi hanedanı yerlerini almış ve eski rejimden kalan Emevi hanedan üyeleri teker teker ortadan kaldırılıyordu. Halife Hişam b. Abdülmelik’in torunlarından Abdurrahman b. Muaviye 755 yılında Endülüs‘e geldi ve burada bulunan Emevi yanlısı askerlerle hanedanı yeniden kurmak istiyordu.

➥ Endülüs Emevileri Dönemi

756 yılında Kurtuba merkezli diğer şehirleri de ele geçirerek bağımsızlığını ilan etti. Eski Endülüs Valisi Yusuf el- Fıhri yenildiği halde hala I. Abdurrahman’a biad etmiyordu. I. Abdurrahman ise kendisine muhalefet edenleri bölmeyi ve bazılarını da makam ve mevkiiyle devşirerek alt etmesini bilen zeki bir liderdi. Araplar arasında ki kabile çekişmeleri devlete olan aidiyetlerini azalttığı için yeni kurduğu orduyu Kuzey Afrika’dan getirilen paralı askerler (Mürtezika) ve harp esirlerinden (Abid) oluşturdu. I.Abdurrahman 778 yılında İspanya’nın Kuzeydoğu bölgelerinde de gücünü pekiştirdi. Halefine iç karışıklıklardan muzdarip olmayan uluslararası olarak tanınırlığı kuvvetli bir devlet bıraktı ondan sonra gelen I. Hişam 788 yılında tahta çıktı ve onun döneminde Septimania yeniden Emevi hakimiyetine girdi. Ayrıca Hişam döneminde Malikilik devletin resmi mezhebi olmuştur. I. Hakem döneminde ise birçok şehirde isyan patlak vermiş ve devlet bu isyanı bastırırken yoğun güç kaybetmiş ve Berşelûne’yi Franklar ele geçirmişti. II. Abdurrahman dönemi ise devletin en parlak dönemi olmuştu. Bu dönemde emirlik giderek ekonomik olarak güçlenmeye başladı. Bu dönemde Hıristiyan tebaa bile Arapça konuşmaya başladı. II. Abdurrahman döneminde, İspanyol krallarının hücumlarına karşı koyulmuş 844 yılında denizden saldırıya geçen Vikinglere karşı Musa b. Musa komutasında ki Emevi ordusu püskürtmeyi başaracaktı.

Bizans İmparatorluğu da Endülüs Emevi devletiyle diplomatik ilişkiler kuruyordu. II. Abdurrahman’ın oğlu Muhammed döneminde ise ayaklanmalar şiddetlenmişti özellikle demografik olarak Arap ve Berberilerin çoğunlukta olduğu kale, ve şehir merkezleri başı çekiyordu. Sırasıyla Münzir ve Abdullah dönemlerinde bu isyanlar daha da artacaktı başkent Kurtuba dışında devlet otoritesi mevcut değildi. Merkezi idareye sembolik olarak bağlı iç işlerinde bağımsız federatif yirmi civarı şehir devletleri kurulacaktı ve bu şehir devletleri birbirleriyle didişmekten asıl tehlike olan Kuzeyde ki Hıristiyanları göremeyeceklerdi. İsyanların çokluğu anarşinin oluşmasına sebebiyet verdiği için vergilerden de eskisi gibi verim alamadılar. III. Abdurrahman döneminde ise iç karışıklıklar bir nebzede olsa bastırılabilmişti ve fetret dönemini bu genç Emir bitirmiş ve ülkesinde siyasi birliği yeniden tesis etmeyi başarmıştır. Kuzey Afrika da yayılan Şii Fatimilerle mücadele edebilmek gayesiyle 929 yılında kendisini Nasır Lidinillah unvanıyla halife ilan etti. Bundan sonraki dönem tarihçiler tarafından Halifelik dönemi başlığı altında incelerler.

➥ Halifelik Dönemi

III. Abdurrahman döneminde Leon ve Pamplona Krallıkları Endülüs Emevi Devletine vergi ödemeyi kabul ederek emirliği himayesi altına giriyorlardı. Kuzey Afrika’da boş bırakılmıyor burada bulunan Berberi kabilelerini kendi safına çekmeyi başarmış devletinin Güney cephesini Fatimilere karşı güvene almaya çalışıyordu. Bu dönemde Germen ve Bizans İmparatorları bile III. Abdurrahman’ın tesis ettiği barış karşılığında ona elçiler göndererek diplomatik ilişkilerini sağlamlaştırmaya çalışmıştı. Ayrıca Emevi Halifesi Araplar içindeki siyasi ve kabilevi ayrılıklardan rahatsızdı ulus devlet anlayışını benimsiyordu yani tek bir ümmet anlayışıyla kabile kayırmacılığı yapmayacak devletin kademelerini belirli zümrelere tesis etmeyecekti. Kurtuba’ya birçok mimari eser yaptırdı, devlet hazinesinin gelirlerini arttırdı o 911 yılında vefat edince yerine Alim kişiliğiyle bilinen II. Hakem tahta çıkacaktı. Bu dönemde asıl gelişmenin ilim ve sanat alanında yapıldığı görülür. Endülüs bu dönemde İslam medeniyetinin en güzide yerlerinden biri oldu.

➥ Endülüs Emevi Hanedanının Çöküşü

II. Hakem’in vefatı sonrasında oğlu küçük yaşta tahta çıkacak ve II. Hişam dönemi bu şekilde başlayacaktı. Devletin Hacib makamında bulunan İbn Ebu Amir ve oğullarıyla birlikte iktidarı küçük yaştaki Emirin elinden almayı başaracaklardı. Bunların dönemine Amiriler dönemi denmiştir bunlar devletin içinde çok sinsi bir stratejiyle büyümüşlerdi. Düşmanlarını yavaş yavaş sindirerek merdivenleri emin adımlarla tırmanmışlardır. Amiriler Arapların nüfuzunu kırmak amacıyla orduyu berberi askerler ağırlıklı olarak düzenlediler. Haciblik makamı devam ederken kendisine Mansur unvanı alarak kendi adına para bastırması ve hutbe okutması ve resmi evraklarda kendi imzasını kullanması gibi tavırlarıyla bilinmekteydi. Amiriler döneminde Kuzey de bulunan Hıristiyanlara sefer düzenlenmeye devam edilmişti. 1008 yılında haciblik makamına Abdurrahman’ın geçmesiyle siyasi istikrar bozulmaya başladı. Bu kişi çok hırslı biriydi Emir II. Hişam’dan kendisi için Başhaciblik makamını elde etmiş ve sağda solda kendisinin veliaht olduğunu yaymıştı. Berberi askerlerin artışı Başkent halkını rahatsız etmiş ve isyan başlamıştı Amirilere yandaş kadronun evleri basılmış malları yağmalanmıştı bu isyan neticesinde Abdurrahman b. Ebu Amir öldürülmüş Halife Hişam ise kayıplara karışmıştı. Bu sebeple siyasi boşluk oluşmuş ve devlette bir kaos hakim olmuştu. 1016 yılında Hz. Ali’nin soyundan geldiklerini iddia eden Hammudiler, Emevi hanedanının basiretsizliğinden faydalanarak tahtı ele geçirdi. Onlarda yaraya merhem olamayınca 1022 yılında Kurtuba tebaası tarafından kovuldular. Yedi yıl boyunca Emevi Hanedanı Fetret devrine girmiş ve birbirleriyle yoğun mücadeleye tutuşmuşlar ve Endülüs Emevi Devletini zayıflatmışlardır. Kurtuba ileri gelenleri ise daha fazla dayanamayarak Halifelik makamını kaldırdılar ve Emevi hanedanından gelen herkesi sürdüler ve idareyi bir kurula bıraktılar böylece 756 yılında kurulan Endülüs Emevi Devleti Ve Endülüs Emevi Hanedanı 1031 yılında yıkılmışlardı.

Kaynakça

Özdemir, M., (2020), Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, (6. Baskı), Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara.

MEHMET ÖZDEMİR, “ENDÜLÜS”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/endulus#1 (27.06.2023).

Diğer makaleleri okumak için tıklayınız.

YORUM YAZIN